top of page

Duyurular ve Haberler

UYKUSUZLUK 700 GENİN İŞLEVİNİ ETKİLİYOR

12 Mayıs 2015 Uncategorized

Bilim adamları, uykusuzluğun insan bedeni ve sağlığı üzerinde şimdiye kadar bilinenlerin çok ötesinde bir etkiye sahip olduğunu ortaya çıkardı.

“Proceedings of the National Academy of Sciences” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre bir hafta boyunca günde 6 saatten az uyuyan kişilerde yüzlerce genin işlevi değişime uğruyor.

Surrey Üniversitesi`nde yapılan araştırma sırasında katılımcılar iki gruba ayrıldı. Gruplardan biri bir hafta boyunca günde en az 10 saat uyurken ikinci gruptan günde 6 saatten az uyumaları istendi.

Bir hafta sonunda her iki gruptan alınan kan örnekleri karşılaştırıldığında günde 6 saatten az uyuyan katılımcılarda 700`den fazla genin işlevinde değişikler meydana geldiği belirlendi.

Araştırmayı yöneten Prof. Colin Smith, farklı genlerin işlevlerindeki değişimlerin vücut kimyasının da değişmesine yol açtığını belirtti.

Bazı genlerin işlevinin gün içinde doğal olarak azalıp çoğaldığını ifade eden Prof. Smith, uykusuzluğun genlerin doğal ritmini bozarak ya çok az ya da aşırı çalışmasına neden olduğuna dikkati çekti.

Prof. Smith, kalp hastalıkları, diyabet, obezite ve beyin işlevlerinin bozulması ile ilişkilendirilen uykusuzluğun hücre yenilenmesini sekteye uğratarak en çok bağışıklık sistemini etkilediğini sözlerine ekledi.

 

 

DEPRESYON VE NEDENLERİ

29 Mayıs 2015 Uncategorized

Gürkaş, “Depresyon son zamanların en yaygın rahatsızlığı, ancak halk arasında şikayetler o kadar sık dile getiriliyor ki sanırsınız herkes depresyonda. Söylenenlere göre, çevremize bakacak olursak depresyonda olmayan neredeyse hiç yok.

Aslında durum bundan biraz daha farklı, kişinin depresyonda olması için çeşitli kriterleri karşılaması gerekiyor. Bu kriterlere internette her kaynaktan ulaşılabildiği gibi, çeşitli testler vasıtasıyla da aslında depresyon seviyenizin ne düzeyde olduğunu görebiliyorsunuz. Ancak bunlar bize sağlıklı sonuçlar vermediği gibi birçok zaman yanlışta yönlendirebiliyor.” dedi.

Bunların tanının koyulabilmesi için yeterli olmadığını ifade eden Psikolog Barış Gürkaş, şöyle konuştu:
“Uzmanlar bu tanıları koyarken kişinin, depresyon ölçeklerinin sonucunda, seans esnasındaki gözlemlerini ve kişinin öyküsünü de göz önüne alarak sonuca ulaşıyorlar. Kısacası bir kişinin depresyonda olduğunu söyleyebilmek için ciddi bir seans sürecinden geçmesi gerekiyor.

Günlük hayatta karşılaştığımız çeşitli üzüntüler, kayıplar, mutsuzluklar kısa süreli de olsa kendimizi depresif hissetmemize sebep olabiliyor. Ancak bunların kısa süreli olması bizim depresyonda olduğumuz anlamına gelmez. Kişi depresyondadır diyebilmek için depresyon kriterlerini karşılıyor olması gerekir.”

Depresyon Nedir?

Depresyon dünyada 350 milyon kişinin mücadele ettiği bir rahatsızlıktır.

Depresyon şeker, kalp gibi ciddiye alınması gereken bir rahatsızlıktır. Ciddiye alınmadığı taktirde kişinin yaşam kalitesini ciddi oranda düşürür.

Depresyon kişinin ruh halinin yanında fizyolojik olarak etkilenmesine de sebep olur.

Depresyon kişinin günlük hayatında bozulmalara sebep olabileceği gibi, çevresinin de yaşam kalitesini doğrudan etkiler.

 

 

GÖZ TANSİYONUNU DİKKATE ALIN !

19 Haziran 2015 Uncategorized

Dünyada birçok insanı etkileyen ve yaygın olarak görülen bir göz hastalığı olan glokom, görme sinirine zarar vererek körlüğe neden olabiliyor. Medical Park Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fatih Demirbaş, “Göz içindeki sıvının yapımı ile atılma arasındaki dengenin bozulması durumunda göz içinde normalden fazla sıvı birikir. Bu da basınç oluşturarak göz siniri ve sinir tabakasında ki sinir liflerine zarar verir. Bu bilgiler ışığında göz sinirine zarar verecek seviyede göz içi basıncına sahip olunmasına göz tansiyonu denir” diyor.BELİRTİLERİ NELERDİR?
Göz de ağrı, bulanık görme, kızarıklık, renkli halkalar görme, mide bulantısı ve kusma gibi belirtileri olmaktadır. Erken dönemde göz tansiyonu teşhisi için bugün geliştirilmiş çok çeşitli cihazlara sahibiz. Rutin göz muayenesinde dahi gözden kaçabilecek, çok daha başlangıç aşamasında bir göz tansiyonu dahi bazı cihazlar aracılığı ile saptanabilmektedir. Bu nedenle göz tansiyonu vakalarının özelikle artış gösterdiği 50`li yaşlardan itibaren mutlaka göz kontrolü yapılmalıdır. Çünkü göz tansiyonuna bağlı görme kaybı oluştuktan sonra geri döndürülemez ve tüm dünyada körlüklerin ikinci en önemli nedenidir.TEDAVİSİ NASILDIR?
Öncelikle göz tansiyonun tedavisinde hasta sürekli kontrol altında tutulmak zorundadır. Başlangıç tedavisi göz damlaları aracılığı ile uygulanan medical tedavidir. Düzenli takiplerle ilaçla kontrol altında tutulabilen hastalar ömür boyu ilaç kullanmak zorundadır. Başlangıçta ilaç tedavisi yeterli olsa da zamanla yetersi hale gelebilir ya da başlangıçta göz tansiyonu ilaçla kontrol altına alınamayacak kadar yüksek olabilir ve/veya ciddi görme kayıpları olabilir. Bu durumlarda cerrahi yöntemler düşünülmelidir.

 

HANGİ YİYECEKLER İYİ GELİYOR?
Önerilecek yiyeceklerin başında A vitamini gelmektedir. Havuç, ıspanak, portakal diyebiliriz. Özellikle meyve tüketimini düzenli olarak yapmak gerekmektedir. Ancak göz tansiyonu gelişiminde beslenme şeklimizin ve birtakım vitaminlerin eksikliğinin rolü yoktur. Göz tansiyonu çevresel faktörlerden çok ailesel faktörler ve bir takım göz hastalıklarına ikincil olarak gelişir.

ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ NEDİR?
Göz tansiyonunun yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Erken dönemde herhangi bir belirti vermediğinden teşhisi zordur. Kronik bir hastalıktır ve tamamen görme kaybına yol açar. Hastanın hastalık konusunda bilinçli olması sağlanmalı ve belirtilmelidir. Çünkü birçok kişi herhangi bir sorun olmadığını düşünerek tedaviye devam etmez ve bunun sonucunda da gözünü kaybeder. Daha öncede söylediğimiz gibi düzenli kontrol ve gerekli tedavinin uygulanması durumunda korkmamızı gerektirecek bir sebep yoktur.
KİMLER DAHA FAZLA RİSK ALTINDA?
40 yaşın üzerinde olanlar, ailesinde glokom bulunan kişiler, şeker hastalığı, hipertansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı bulunanlar, uzun süreli kortizon tedavisi alanlar, göz yaralanmaları olanlar glokomun daha sık görüldüğü grupta yer alırlar.

TETİKLEYEN SEBEPLERİN BAŞINDA NELER GELİYOR?

Hastalığın oluşmasındaki en önemli sebeplerin başında genetik faktörler gelmektedir. Ailede glokom hastalığının görülmüş olması yani genetik yatkınlık. Yaşın ilerlemiş olmasıyla beraber şeker hastalığı da önemli faktörlerden biridir. Göz rahatsızlıkları ve göz yaralanmaları da göz tansiyonu oluşmasında önemli bir etkendir.

I'm a title. Click me and tell your visitors what's in your gallery.

I'm a paragraph. Click here to add your own text and edit me. It’s easy. Just click “Edit Text” or double click me to add your own content and make changes to the font. Feel free to drag and drop me anywhere you like on your page. I’m a great place for you to tell a story and let your users know a little more about you.

© 2011 - 2015 by SMALL BRAND. Proudly created with SimsekBiyoenerji

bottom of page